Bilimde Görsellik Nedir? Gücün, Bilginin ve İktidarın Görünür Hali
Bir siyaset bilimci için görsellik, yalnızca bir estetik mesele değil, aynı zamanda bir iktidar göstergesidir. Toplumlar, bilginin nasıl üretildiğini değil, nasıl gösterildiğini izler. Görsellik, bilimin nötr yüzü arkasında şekillenen güç ilişkilerini görünür kılar. Modern çağda bilim, yalnızca aklın değil, aynı zamanda görüntünün de alanıdır. Çünkü bir verinin nasıl sunulduğu, kimi ikna ettiği ve kimin yararına kullanıldığı, en az onun doğruluğu kadar politiktir.
Bilimin Sahnelenişi: Görselliğin Güçle İmtihanı
Bilimsel görsellik, bilgiyi yalnızca anlatmakla kalmaz, aynı zamanda meşrulaştırır. Grafikler, haritalar, mikroskop görüntüleri ya da laboratuvar simülasyonları, bilginin gücünü temsil eden sembollere dönüşür. Bu görseller, bir gerçeği “kanıtlamak” için değil, çoğu zaman “otoriteyi” göstermek için kullanılır.
Michel Foucault’nun “iktidar ve bilgi” ilişkisi üzerine söyledikleri burada hayat bulur: Görsellik, bilimin iktidarının estetik dilidir. Bir bilim insanı mikroskobun başında yalnızca bakmaz; aynı zamanda topluma bir bakış biçimi sunar. Görünenin ardında, görünür kılınan bir düzen vardır.
Peki, bilimin görselliği kimin çıkarına hizmet eder? Devletlerin, kurumların, şirketlerin… yoksa toplumun tamamının mı?
Kurumsal Görsellik: Bilimin Bürokratik Yüzü
Bilim, yalnızca laboratuvarlarda değil, kurumların vitrinlerinde de şekillenir. Üniversiteler, araştırma merkezleri, teknoloji şirketleri — hepsi bilimi bir “marka” olarak sunar. Bilimsel sunumlar, rapor tasarımları, konferans afişleri, medya kampanyaları… Hepsi bir “meşruiyet” inşasının parçasıdır.
Görsellik burada bir dil haline gelir: Kurumlar, topluma yalnızca bilim yaptıklarını değil, nasıl bir güç merkezi olduklarını da gösterirler. Akademik görsellik, objektifliği değil; iktidarın sahnesini temsil eder.
Bir bilim kurumunun tanıtım videosuna bakın — ilerleme, inovasyon, disiplin, başarı… Peki ya bu görsellik, bilimin toplumsal sorumluluğunu ne kadar yansıtır? Yoksa bu sadece, güç ile bilginin birleştiği bir performans mıdır?
İdeoloji, Cinsiyet ve Görselliğin Anlamı
Görsellik, hiçbir zaman nötr değildir. Her görsel, bir ideolojik çerçeve içinde anlam kazanır. Bilimsel sunumlarda kullanılan figürler, renkler, beden dili ve hatta temsil edilen cinsiyet rolleri, iktidarın hangi gözle baktığını ortaya koyar.
Erkek egemen bilim geleneği genellikle “stratejik” ve “hakimiyet odaklı” bir görsellik üretir: kontrol, kesinlik, ölçüm, hâkimiyet… Kadın odaklı bakış ise çoğu zaman “katılım”, “etkileşim” ve “diyalog” temelli bir estetik önerir.
Bir erkek bilim insanı atomun çekirdeğini keşfetmeyi “fethettiğini” söylerken, bir kadın araştırmacı doğayı “anlamaya çalıştığını” ifade eder.
Bu fark, bilimin görsel anlatısına da yansır: biri otoritenin diliyle konuşur, diğeri toplumsal etkileşimin diliyle.
Görsellikteki bu cinsiyet temsilleri, aslında bilimin hangi değerleri önceliklendirdiğini de gösterir. Peki, bilimdeki bu erkekleştirilmiş görsellik, toplumsal katılımı dışlamıyor mu?
Vatandaşlık ve Görsel Katılım
Bilimde görsellik yalnızca uzmanlara ait bir alan değildir. Vatandaşlık kavramı da bu görselliğin parçasıdır. Demokratik toplumlarda vatandaş, bilimsel bilginin pasif izleyicisi değil, aktif yorumcusudur.
Bilimsel veri görselleştirmeleri, kamuoyuna bilgi sunarken aslında bir “katılım çağrısı” yapar. Ancak bu çağrı, her zaman eşit biçimde duyulmaz. Görselliğin dili karmaşık, teknik ve seçici hale geldiğinde, toplumun büyük bir kısmı bu alandan dışlanır.
Bilim, kendi görselliğiyle duvar örerken, vatandaş bilginin dışında kalır.
O halde şu soru kaçınılmaz hale gelir: Bilimin görselliği toplumu aydınlatıyor mu, yoksa onu seyirciye mi dönüştürüyor?
Görselliğin Siyaseti: Gücü Kim Yönetiyor?
Her görsel, bir seçimin sonucudur. Ne gösterileceği, neyin saklanacağı, hangi verinin öne çıkarılacağı… Bunlar bilimsel değil, siyasal kararlardır. Bir salgın haritası yalnızca vaka sayılarını değil, devletin risk algısını da yansıtır. Bir enerji raporu grafiği yalnızca verimlilik oranını değil, ekonomik öncelikleri de temsil eder.
Bu yüzden bilimsel görsellik, modern çağın en etkili propaganda araçlarından biridir. Bilim, veriyi gösterirken bir ideolojiyi de görünür kılar. Foucault’nun dediği gibi: “Bilmek, yönetmektir.”
Ama belki de artık şu soruyu sormalıyız: “Görmek de yönetmek midir?”
Sonuç: Bilimin Gözünden Topluma Bakmak
Bilimde görsellik, yalnızca bir anlatım biçimi değil; bir güç stratejisidir. İktidarın estetik dili olan bu görsellik, bilgiyle ikna etmenin, görünürlükle hükmetmenin aracıdır. Ancak aynı zamanda, toplumun bilime katılma potansiyelini de içinde taşır.
Erkeklerin stratejik aklıyla kadınların demokratik sezgisi birleştiğinde, bilimin görselliği yeni bir anlam kazanabilir: sadece bilgiye değil, birlikte görmeye dayalı bir anlayış.
Son bir soru:
Görselliğin büyüsüne kapıldığımız bu çağda, biz gerçekten “bilgiyi mi görüyoruz”, yoksa “gücün yüzünü mü izliyoruz”?